Kişisel Yayıncılık Zirveye Oynuyor

Kişisel yayıncılık, yani bağımsız yazarların tercih ettiği günümüzün gözde alanı giderek sesini biraz daha fazla yükseltir oldu. Bunda, avantajlarının saymakla bitmemesinin etkili olması kadar, bağımsız yazarın kendini daha özgür hissetmesinin de payı var. Üstelik bu özgür alanda kitap yayınlama imkanları çok daha kolay ve sorunsuz oluyor. Haliyle nitelikli bir eser üreten yazarın tercihinde üst sırada yer almaya başladı. Dahası buradan yola çıkıp kendini amazonda çok okunanlarda bulması da an meselesi.

Kişinin kendi imkanlarıyla kişisel yayıncılıktan faydalanıp kitabını Amazon’da yayınlama imkanı pek de azımsanacak bir durum değil.

Amazon bile en çok okunan kitapların dörtte birinin, kişisel yayıncılık imkanlarıyla ortaya çıkmış eserlere ait olduğunu itiraf edeli epey zaman oluyor. Bunu şimdilerle ülkemizde de artan imkanlarla başka bir açıdan değerlendirmek mümkün. Artık Türk bir yazarın da ingilizce olarak başka ülkelerde kolaylıkla e-kitap olarak okunduğunu görebiliyoruz. Bu durum elbette umut verici. Daha çok üretim, daha fazla nitelikli bir şeyler oluşturma çabası demek. Aralarında hiç bir değeri olmayanlar da var tabii ki ama her konuda olduğu gibi niteliksizin elenmesi uzun sürmüyor. Bu konu aynı zamanda kişisel yayıncılık alanında hizmet verdiğini söyleyen pek çok yayınevi için de geçerli. O nedenle seçim yaparken hangi avantajları sunduğu ve geçmişi belirleyici olmalı. Böyle seçkinci bir tavırla ortaya çok daha fazla iyi iş çıkması mümkün.

Kişisel yayıncılık tercihler ne olursa olsun, sonucunda yazarın kendine has kalma özelliğini koruyor.

Pek fazla hırpalanmadan, beklemeden kendi eserini kitlelere ulaştırma imkanıyla da akıl çeliyor. O nedenle ister istemez zirveye oynuyor demek doğru olacaktır. Kendi kitabını basıp, onu dilediği formatta oluşturan ve her şeyiyle kendine özel kılan yazar, daha sonraki çalışmaları için şevk kazanmış oluyor. Bunun bir adım ötesi ise amazonda kendi kitabını görmek… Ondan sonrası tanıtım ve daha fazla kitleye ulaşmak için yapılması gerekenlere kalıyor. Bunun için de yine yazarın ve destek aldığı kişisel yayınevinin çabaları devreye giriyor.

Tüm bu nedenlerle kişisel yayıncılık kendi sözünü söylemeye başladı diyebiliriz. Yayınevlerinin klasik çalışma şekline tezat olarak daha hızlı olması ve yazarın kitabını eş zamanlı editöryal hizmet veriyor olması bu anlamda çok önemli. Bu sayede yazar daha kapısından içeri bile giremediği köklü yayınevlerinin yarattığı hüsranı tamamen ortadan kaldırmış oluyor.